15 Ağustos 2008 Cuma

Bilgi Ticareti: Web 2.0 ve bilgi dolaşımı

Bilgiyi insan zihninde düzenlenmiş yaşantıların dille ifade edilebilen veya eyleme dönüştürülebilen biçimi olarak tanımlarsam fazla soyutlamış olurum. Ama değinmek istediğim konu açısından bu tanım gayet uygun görünüyor.

Tarihçiler üzerinden belirli bir süre geçmemiş olayları ve durumları tarih biliminin konusu dışında tutarlar. Çünkü, tarihsel olguların tarihe malolması zaman alır. Günümüzde "bilgi toplumu", "bilgi çağı", "bilgi devrimi", "bilgi ekonomisi" gibi bilgiyi tarihsel bir olgu gibi tanımlama çabası epeyce rağbet görüyor. Bence bu terimlerin arkasını doldurmak için epeyce erken. Ancak kabul etmek gerekir ki, günümüzde bilgi ticareti önceki dönemlere göre daha yaygın. Bilgi ticareti yapanlar yaptıkları işi meşrulaştırmak için ciddi çaba sarfediyorlar.

Sizi bilmem ama "bilgi ekonomisi" kavramı beni biraz rahatsız ediyor.

Yazının bulunuşu ile birlikte bilgi ticaretinin meşru zeminlerinden biri oluşmuştur. Yazılı bilgi bir fiziksel nitelik taşıdığı için ticarete uygun bir mal niteliği kazanmış. Kitaplar, gazeteler, dergiler ve kağıt üzerindeki diğer yazılı bilginin ticareti tarih boyunca artarak bugüne gelmiş. Günümüzde de yazılı bilgi ticaretinin hacmi artmaya devam ediyor olabilir. Emin değilim, çünkü, kağıda alternatif ortamlar üzerindeki bilgi ticareti, artışı durdurmuş ya da geriye çevirmiş olabilir. Kağıda alternatif ortamlar; radyo, televizyon, internet, manyetik ve optik medya ve bilmediğim başkaları da olabilir.

Bilgi dağıtım ortamlarından kontrol altına alınabilenler telif hakları ile korunmaya ya da vergilendirilmeye çalışılıyor. Böylece devlet kontrolü ve güvencesinde ticaret olanağı yaratılıyor. Buraya kadar buzdağının görünen kısmından bahsediyoruz.

Peki, gün içinde çevremizdeki insanlarla sözler veya eylemler yoluyla paylaştığımız bilginin de ticareti yapılıyormu? Bu soruyu soruyorum, çünkü, günlük yaşam içinde paylaşılan bilginin buz dağının altındaki bölümü bu şekilde paylaşılıyor. Soruyu farklı biçimde soracak olursak; buzdağının suyun altında kalan bölümünün ticareti yapılıyormu?

Evet. Buzdağının suyun altında kalan bölümünün de artık ticareti yapılıyor. Sosyal paylaşım sitelerinin yaptığı tam olarak budur. Kişilerin eposta, telefon numarası gibi erişim bilgileri açıkça para karşılığı satılıyor. Kişilerin kendi istekleri ile sosyal paylaşım ortamlarında yayınladıkları bilgiler de paraya dönüştürülüyor.

İnternetteki sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan bilgilerin sahipliği belirsizleşiyor. Yani bilginin sahipliği kendi bilgisini yayınlayan tarafından, siteye devrediliyor. Bilgiyi yayınlayan, bilginin kimlere açık olacağını belirleyebiliyorsa, bilginin dağıtımı bir ölçüde sınırlandırılabiliyor. Yayınlayan site reklam gelirleri karşılığında "sponsorlarından" para alıyor. Ama bu para yayınlanan bilginin karşılığı değil, bilginin yanında yayınlanan reklamın karşılığı oluyor. Site ziyaretçileri para ödemeden, bazen sadece kendi bilgilerini yayınlayarak, başkalarının yayınladığı bilgileri satın alıyor. Karşılığında para ödemeyi göze alanlar siteden istedikleri kadar ham veya işlenmiş bilgiyi (enformasyon veya bilgi formatında) satın alabiliyor.

Alınıp satılan bilgi kişisel mahremiyet sınırlarını aşacak seviyelerde açık ya da sadece satınalma eğilimlerine ilişkin rakamlar seviyesinde kapalı olabiliyor. Ama alım-satım açıkça paraya dönüştürülüyor. Bu süreçte kişisel mahremiyet önemli ölçüde ihlal edilebiliyor.

Peki, kurumsal bilginin de aynı şekilde paylaşıldığını söyleyebilirmiyiz? Özellikle bilişim çalışanlarının karşılaştıkları sorunlara internet araçlarını kullanarak çözüm aradıklarını ve çözüm arayanlara internet araçları ile yardımcı olduklarını biliyoruz. Bu yaygın kullanılan bir yöntem. Diğer çalışanların da giderek bu yöntemi daha çok kullandıklarına tanık oluyoruz. Bu arada önemli miktarda kurumsal bilginin paylaşıldığını düşünüyorum. Kurumun ne iş yaptığı, nasıl bir sistem kullandığı, hangi sorunu yaşadığı, hangi araçları kullandığı gibi rekabet açısından önemli sayılacak bilgiler bu ortamlarda paylaşılıyor. Aslında açık ticari değeri olan bu bilgilerin alıcı ve satıcı dışında kaynaklara para kazandırdığı farklı bir ticari süreç yaşanıyor.

Bilgisini yayınlayan çalışan (çoğunlukla kurumunun bilgisi dışında) kurumun değerli bilgisini paylaşıyor. Yayınlayan site sponsorlarından aldığı para karşılığında bu bilgiyi yayınlıyor. Okuyucular (rakip te olabilirler) bu bilgiye kolayca ve çoğunlukla para ödemeden erişebiliyorlar.

Yeni gelişen bilgi ticareti döngüsü içinde sayısal ortamlar hazır bilginin "çalınması" için uygun ortam hazırlıyorlar. Bilginin asıl sahibi bazen bilgisizlikten, bazen kontrolü dışında bilgisini yayıncılara bağışlıyor. Alıcı doğrudan parasal bir maliyete katlanmadan bilgiyi alıyor. Sponsorlar aslında bilgiyi değil, bilginin yanındaki reklamlarla bilgi alıcısına ulaşma hakkını satın alıyor. Aslında sadece toplayıcı ve taşıyıcı olan yayıncı ise bilgi ticaretinin para kazananı oluyor.

Gümrük sınırları açısından bakıldığında bilgi ticaretinin farlı bir yüzü daha var. Bilgi sınırlar arasında gümrüksüz dolaşıyor. Hatta sınırlar içinde bile bilgi ticaretinin vergilendirilmesi mümkün olmuyor.

O zamanları yaşamadık; tarihçiler ve antroplogların elde ettiği bilgiler de çok sınırlı. Acaba mal ticaretinin (veya sadece değişiminin) başladığı çok eski zamanlarda mal ticareti de aynı özellikleri gösterdi mi? Yani üretenin kazanmadığı, alanın harcamadığı, sadece taşıyanın kazandığı durumlar yaşandımı?

Bilgi ticaretinde malın niteliği de, alıcı-aracı-satıcı ilişkileri de mal ticaretindekinden biraz farklı. Özellikle buzdağının suyun altında kalan bölümünde farklı kurallar işliyor. Yazının başında değindiğimiz gibi, tipik mal ticaretindeki kuralların geçerli olduğu taşınabilir ortamlar, danışmanlık hizmeti, eğitim hizmeti gibi durumlar tipik mal ve hizmet ticareti özelliklerini gösteriyor. Ama bu durumlar sadece buzdağının suyun üstünde kalan bölümü oranında küçüldü.

Hiç yorum yok: